Tanrıyı, ilahı, doğaüstü gücü memnun etmek için insanın en sevdiği şeyden vaz geçerek dünyevi yaşamdan fedakârlık yapmasıdır, kurban.
Antik çağlardan beri tanrılar veya yüce kabul edilen varlıkları memnun etmek, felaketlerden korunma ve benzeri amaçlar doğrultusunda insanların adadıklarına kurban denir. Kurban, Pagan dinlerde de çok tanrılı dinlerde de tek tanrılı dinlerde de başlıca ritüellerden olmuştur…
Kurban; Türkçeye Farsçadan, Farsçaya ise Arapçadan geçmiş bir sözcüktür. Sözlükte “yaklaşmak” anlamına gelir. Farsçadaki anlamı ise yaklaşan demektir.
Kurban kelimesinin İslam dini terimi olaraksa Allah’a yaklaşmak ve Allah rızasına ermek niyetiyle kesilen, kurban edilen, hayvan demektir. Kur’an’da geçen İbrahim peygamber ve oğlu İsmail ile ilgili kıssadan yola çıkarak, kurban kavramı, çok daha genel bir adanmışlığı, Allah için bireyin her şeyini feda edebilecek olmasını, Allah’a teslimiyeti ve ona karşı şükür içinde olmayı ifade etmektedir.
Kurban sözcüğü Kur’an’da birkaç kez geçer; örneğin Maide Suresi 27. ayette Habil ile Kabil anlatılırken iki kardeşin sunduğu adaklardan bahsederken kurban sözcüğü kullanılır. Bugün anlaşılan kurban kavramının en önemli kökenlerinden biri, daha önce de belirtildiği gibi, İbrahim ile İsmail’e dair olan kıssadır. Kur’an’da, (Saffat süresi, 102, 102, 103, 104, 105, 106 ve 107. Ayetler) İslam dininin peygamberlerinden olan İbrahim’in bir erkek evlat için dua etmesi, bunun ardından doğan İsmail isimli çocuğunu Allah’a adamakla sınanmasından bahsedilir.
Kurban dinimizde bir eylem değil, Allah’a yakınlaşma manasında kullanıldığı için Sünni İslam’ın “Müslümanlığın beş şartı” arasında dahi yer almamaktadır.
Muhammedi İslam Anadolu Alevileri, kurbanı “Tercüman”, “lokma” gibi adlarla adlandırırlar. Kurban kesmeyi de “kurban tığlamak” ile ifade ederler.
Anadolu Aleviliğinde kurban şöyle sınıflandırılabilir:
- Yol, inanç kurbanı; İçeri kurbanı da denir. İnanç gereği kesilen Kurbanlar;
a- Oniki İmamlar kurbanı/Muharrem Kurbanı: Alevilere göre kurban, Allaha karşı bir borcun yerine getirilmesidir. Bu inanışa göre; İnsanlık için kurban edilmeyi ezelden kabul etmiş ruh, sonradan Hz. İmam Hüseyin’e intikal etmiştir. Kerbelada yaşanan facia, gerçekte bu ikrarın yerine getirilmesinden başka bir şey değildir. Muharrem mateminin tamamlanmasından üç gün sonra yani muharremin on Üçüncü gün kesilen kurbandır. Kesilen kurbanın tamamı pişirilir ve hep birlikte yenir.
b- Yola girme kurbanı; Ehli beyt yoluna girme ikrarını verecek olan canın kestiği kurbandır. Bu kurban dahi pişirilerek hep birlikte yenir. Bu kurban “İkrar” Kurbanı olarakda bilinir.
c- Alevilikte Dede senede bir kez olsun mutlaka kendi ocağına bağlı ve sorumlusu olduğu Canı (Talip’i) ziyaret emek ve cemaat huzurunda özeleştirisini alır. Özeleştiride bulunacak talipten hazır bulunanların rızasının olması şarttır. Herkesin rızasını alınmış ve özeleştirisi kabul edilmiş canın kestiği GÖRGÜ KURBANI. Kesilen kurban pişirilir ve hep birlikte yenir.
d- Birlik Kurbanı; Ceme katılanların tamamı tarafından ortaklaşa alınan kurbandır. Yapılan birlik Cem’inden sonra pişirilip ceme katılanlar birlikte yer. Yapılan Bu ceme ve Kesilen Kurban’a Abdal Musa Cemi ve Kurbanı da denir.
e- Musahip Kurbanı: Musahip olacak iki can için kurulan Cem İbadetin kesilen kurbandır. Musahip olan canlar tarafından kesilen bu kurban da, Cem Evinde (Cem ibadetinin yapıldığı yer; münhasıran İnşa edilmiş Cem evi binası olabileceği gibi Cem ibadetin yapıldığı herhangi bir ev/konut veya mekân) pişirilip hep birlikte yenir.
f- Dar/Dardan İndirme Kurbanı: Ölen bir canın ardından; alacaklarını-borçlarını-haklarını ve dileklerini görüşüp sonuçlandırmak üzere içinde bulunduğu toplumun helalliğini ve rızalığını almak üzer yapılan Cem ibadetinde, varisleri veya yakınları veya musahibi tarafından kesilen kurbandır. Gerek dardan indirme kurbanının ve gerekse ölümün kırkıncı gününde verilen hayır yemeğinin sevabı ölen cana (ruhuna) armağan edilir.
g- Düşkün/Düşkün Kaldırma Kurbanı: Alevilik inancına aykırı davrandığı için düşkün ilan edilerek toplumdan dışlananın aynı suçları bir daha işlemeyeceği kanaatine varıldığında cezası kaldırılmak üzere yapılan cem ibadetinde kesilerek pişirilen ve topluca yenilen kurbandır.
2- Adak ve Geleneksel Kurban/ Dışarı Kurbanı
a- Adak Kurbanı: Gerçekleşen veya gerçekleşmesi dilenen bir dilek için kesilen kurbandır. Adak kurbanı, çiğ olarak dağıtıldığı gibi pişirilerek toplu olarak da yenir.
b- Hızır Orucu Kurbanı: Hz. Hızır için, Ocak ayının son çarşambasından Şubat ayının ortasına kadarki sürede üç gün süreyle tutulan oruçlarda kesilen kurbandır. Çiğ veya Pişirilmiş olarak dağıtıldığı gibi pişirilip birlikte de yenir.
c- Sultan Nevruz Kurbanı: Hz. Ali’nin doğum günü olan 21 Martı 22 Marta bağlayan gecede yapılan Cem ibadetinde kesilen kurbandır. Kesilen kurban pişirilip topluca yenilir.
d- Hıdırellez Kurbanı: Mayıs ayının 6 ncı günü kesilen kurbandır. Çiğ veya Pişirilmiş olarak dağıtıldığı gibi pişirilip birlikte de yenir.
İnançsal olarak Alevilerde Kurban bayramında kurban kesme yoktur. Ancak kentleşme süreci ile birlikte, kente göç etmiş Aleviler arasında istisnai olarak Kurban Bayramında da Kurban kesilmektedir.
Alevi inancına göre; Maide süresinin 3. Ayeti ile yenmesi haram kılınmış hayvan hariç, kurban olarak kesilecek hayvanın fiziksel eksikliğinin olmaması gerekir.
Genel hatlarıyla paylaştığımız Alevilerde Kurbanı, Tunceli/Ovacıkta anlatılan “Munzur” Efsanesinin Kurban ile ilgili bölünü de paylaşalım:
“Hz. İbrahim’in Çobanı Munzur, bir gün sürüsünü gütmekte iken yanına iki kurt gelir. Kurtlar dile gelerek Munzur’dan kendisine bir koyun vermesini talep ederler. Munzur ise sürünün kendisine ait olmadığını söyleyince Kurtlar; öyleyse git sürü sahibinden izin al, derler. Munzur sürüyü bırakamayacağını zira bırakması halinde zarar verileceğini söyler. Bu defa, dönünceye kadar sürüye zarar vermeyeceklerine dair; evde kalmış kızın günahı, ekmek pişirirken kimseye göz hakkını vermeyen kadının günahı ve evi süpürürken eski ile yeni süpürgeyi birbirine karıştıran kadının günahı üzerine yemin ederler. Munzur sürünün yanından ayrılır İbrahim Peygambere gider. İbrahim Peygamber Munzur’u görünce şaşırır, sürüye ne oldu Munzur, diye seslenince Munzur başından geçenleri anlatır. Munzurlun anlattıklarına İnanan İbrahim Peygamber: Git, yeminlerine sadık kalmışlarsa istediklerini alabileceklerini söyle, der. Sürüsünün yanına dönen Munzur, kurtların sürüyü beklemekte olduklarını görünce kurtlara; istedikleri koyunu alabileceklerini söyler. Sürünün içine dalan kurtlar seçe seçe, yıllardır doğurmayan Munzur’un gebe koyununu seçerler… Munzur, ikrar vermiş olduğu için sesini çıkarmaz. Gebe koyunu alıp kuytu bir yere götüren kurtlar, koyunu kuzulatırlar. Kurtlar koyunu sürüye geri katarlar iki erkek kuzuyu alıp kayıplara karışılar… O erkek kuzulardan biri, bir zaman sonra İsmail’in yerine kurban edilmek üzere İbrahim Peygambere gönderilen koçtur… İkinci Koç, İnsanlığın karşılaşabileceği bir başka felakette kurban edileceği günü beklemektedir.
Olanlardan sonra; sürüyü ve Munzur’u merak eden İbrahim peygamber sürüsünün başına gelince …..” efsanenin kurbanla ilgili bölümünü de paylaşmış olduk.
Aşk ile…